Oyun, bilhassa hayatın ilk yıllarında, çocuğun içinde yaşadığı dünyayı tanıdığı, duygularını, düşüncelerini, iç çatışmalarını ve hayallerini ifade edebildiği en uygun dil olarak yorumlanır. Oyun, çocuğun kendini ve çevreyi tanımasında, özgüven ve hayal gücü gelişiminde oldukça yapıcı bir rol oynar.

Tarihsel süreçte çocuk, yetişkinin küçültülmüş bir hali gibi görüldüğü için, yetişkin gibi giyinmesi ve davranması beklenmiştir. Örneğin, Orta Çağ’daki çocukluk algısına bakıldığında, çocukluk dizginlenmesi gereken bir dönem olarak görüldüğünden ötürü, çocuklar erkenden yetişkin gibi davranmaları ve düşünmeleri yönünde eğitiliyordu. Oysa, Aydınlanma Çağı ile birlikte, çocuk, biyolojik ve sosyal bir varlık olarak algılanmaya başlamıştır. Bunun bir sonucu olarak 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, gelişim psikolojisine yönelik araştırmalar hız kazanmış, çocukluğa bakış açısının değişmesiyle oyun anlayışı da değişmiş ve gelişmiştir

Klasik kuramlara göre, oyun; çocukların yetişkin hayatına geçiş sürecinde bir alıştırma, fazla enerjinin oluşturduğu baskıdan kurtulmak için bir araç, kırgınlıkları ve gerginlikleri gidermek için bir yol, toplumsal yaşama hazırlanma aracı ve çalışırken azalan enerjiyi tekrar kazanmanın yolu olarak görülmüştür.

Aynı zamanda oyun; çocuğun gelişimi ve eğitimi açısından uyku ve beslenme kadar değerlidir ve çocuk ruhunun gıdasıdır. Çünkü oyun ile rollerden rollere giren çocuk, yaşamsal deneyimler edinir, dünyayı algılamaya çalışır ve yetişkin yaşamına kendisini hazırlar. Oyun, aynı zamanda çocuğun kendini özgürce ifade edebileceği bir ortam sağlayarak toplumsallaşmasını ve kişilik sahibi bir birey olarak yetişmesini sağlar.

Oyunu tanımlamak, oyunun amacını ve işlevini anlamak, çocuk gelişiminde farkındalığa ulaşmak açısından önemli bir adım olup, çocuğun fiziksel ve bilişsel gelişimine destek olmasının yanında sosyal bir kavram olarak öne çıkan oyunun çocuğun iletişim becerilerini geliştirme, kişilik gelişimini destekleme, hayal gücünü pekiştirme ve yaratıcılık becerilerini besleme gibi çok çeşitli boyutlara sahip olduğu görülmektedir.

Bu bağlamda, oyunun anlamı, amacı veya nedeni hakkında toplumsal ve kültürel özelliklerin yanı sıra, ekonomik ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda farklı yaklaşımlar geliştirilse dahi, oyunun tarih boyunca önemli bir olgu olarak araştırmalara konu olması, oyunun çocuk gelişiminde çok önemli bir yere sahip olduğunu ortaya koymaktadır.